Leyla Ersen Kılınçkaya
leylaersen@yahoo.com

Unite Ortak Mekan’da 29 Haziran’a kadar ziyaret edilebilecek “Elli Bir Doksan Dokuz” adlı sergi, TBMM’ye sunulan sokak hayvanlarının uyutulmasını içeren yasa tasarısına bir tepki niteliğinde.

Doğalarından koparılarak hayatta kalmaya çalışan sokak hayvanları, canlı hayatına saygı duyan anlayışlar ile korunabilecekken, vahşete maruz bırakılarak hayatlarının ellerinden alınması, çürümüşlüğün ve sistematik şiddetin sinyallerini vermektedir. Bu trajediye dikkat çekmek için açılan karma sergide; resimden illüstrasyona kadar çok geniş bir yelpazede çalışmalar sunuluyor. Sergiyi izlerken yaşamımızın önemli bir parçası olan hayvanların, türcülüğün ötesinde ‘kriminalize’ edilerek yok edilmeye çalışılmasına karşısında toplumsal olarak sessiz kalındığını fark ediyoruz. Bunun nedeni sorgulandığında, ölüm tehdidi noktasına gelen şiddetin kaynağının kapitalizmin, tahakküm ve kontrol altına alma işlevlerinden kaynaklandığını görebiliriz.

Donna Harraway’e göre, ‘Batı geleneğinde ikilikler, kadınların, beyaz ırktan olmayan insanların, doğanın, işçilerin, hayvanların tahakküm altına tutulması gibi uygulamalar hep sistemli bir şekilde var olmuştur.’. Bu durum ötekini kontrol altına almanın yanı sıra, tüketim toplumunun bir parçası olarak metalaştırılan, nesneye sahip olma ilişkisi üzerinden inşa edilen insan- hayvan ilişkisini akıllara getirmektedir. Böylece hayvan hayatının, insanın ellerinde olmasına kadar uzanan bir şiddet sarmalı meydana gelmektedir. Sergiyi gezdikten sonra, sessizce hayata tutunmaya çalışan sokak hayvanları için bireysel ve kolektif olarak neler yapabileceğimizi düşünmeliyiz!