Mehmet Bilecen
Rus edebiyatının klasik isimlerinden Puşkin'in Yaşlı Balıkçı ile Altın Balıkçı adlı mini öyküsü her ne kadar çocuk masalı olarak görülse de, her yaştan insana hayata dair bir hikâye anlatıyor. Klemens Art yazarı Mehmet Bilecen ise bu masalı, kendi iç dünyasında hikâyelendiriyor. Keyifli okumalar!
Dün akşam vakti Aleksandr Puşkin’in Yaşlı Balıkçı İle Altın Balık adlı masalını okudum. Masalı bitirdiğim anda Küçük Kara Balık gözümün önünde belirdi. Masalı dikkatle okurken, beni fark etmiş ve onunla tanışmak için benim yanıma gelmiş. Ben ne yapabilirim, deli midir nedir diye düşünürken, benim de bir şeyler yapabileceğimi söyleyince irkildim. Aklımdan geçeni bildiği için çok tedirgin oldum. Bunu fark eden Küçük Kara Balık, korkmamam gerektiğini, insanların zihnini okuyabilme gücünü asla kötüye kullanmadığını söyledi. Onun da masalını okuduğum ve keşif arzusuyla dolu cesur bir balık olmak dışında bir amacının olmadığını hatırlayınca da tedirginliğim geçti. Ona neden Altın Balık‘ın yanına gitmediğini sorunca onun yaşadıklarını benim okumam sayesinde fark ettiğini ve bir insanın bizi bir araya getirmesinin daha anlamlı olacağını hissettiğini söyledi. Bana vermek istediği mesaj ne olabilir diye düşündüm. ‘Düşün bakalım, Şaşkın Oyunbaz.’ dedi. Küçük Kara Balık‘ın düşüncelerimi okumasına alışmıştım. Altın Balık kendisini yakalayan Yaşlı Balıkçı’nın merhametiyle hayatına devam edebilmesi ve sihirli lambadan çıkan bir cin gibi Yaşlı Balıkçı’nın her dileğini yerine getirebilmesinde bir tuhaflık hissettim. Bu kadar kudretli bir balık, nasıl olur da yakalanır? Belki de Altın Balık, gücünü kötüye kullanmak bir yana kendi içinde düşüncelere dalıp gitmeyi seven bir balıktır diye düşündüm. Küçük Kara Balık, doğduğu yerlerin ötesinde neler olduğunu öğrenmek için keşiflerle dolu, tehlikeli bir yolculuğa çıkmıştı. Bu yolculukta zorluğun temelinde hayvanların hayatta kalma güdüsünün yarattığı zorunlu mücadele vardı. Altın Balık ise yaşadıklarıyla, insanın sınırsız istekleri olan bir varlığa dönüşme tehlikesini yaşadıklarıyla anlattı. Bir anda aklımdan, Altın Balık‘ın sihirli gücünden benim de faydalanabileceğim geçti. Küçük Kara Balık düşüncemi okuyabildiği için tebessüm ederek bana baktı. Aklımdan geçen her şeyden sorumlu olmadığımı söyledim. Bunu bildiği için bana tebessüm etti. Yaşadıklarımın bir rüya olduğunu düşünmeye başladım. Gözümü birkaç kere kapayıp açtım; rüyada değilmişim. Altın Balık da Küçük Kara Balık gibi gözümün önüne gelip konuşabilirdi diye düşündüm. Oysa insana dair umudu bir anda belirip, bir anda söndüğü için ondan bunu bekleyemezdim. Her şey Yaşlı Balıkçı’nın Altın Balığı serbest bırakmasıyla başlamıştı. O anda insana olan inancı bir heyecan yaratmış ve hayal kırıklığına uğrayınca, kilometrelerce yüzüp Küçük Kara Balık’la çarpışmış olabilir diye düşündüm. Belki de bütün bunlar Aleksandr Puşkin, Yaşlı Balıkçı ile Altın Balık masalını yazdığı için olmuştur diye düşünerek, bu konuda artık düşünmemeye karar verdim.