İklim Demir Tantoğlu

iklim.demir@klemensart.com

Ankara Cermodern’de 30 Mart tarihine kadar ziyaret edebileceğiniz ‘ALOŞ: Dün, Bugün, Yarın’ adlı sergi, Türk Sanatı’nın usta isimlerinden Ali Teoman Germener’in sanat hayatının bir izleğini ziyaretçilere sunuyor.

Ali Teoman Germaner, nam-ı diğer Aloş, Türk heykel sanatında klasikleşmiş biçimlerin dışına çıkarak iz bırakmış isimlerden. Fakat onu sanat tarihi içerisinde önemli kılan tek özelliği sadece heykelleri olmasa gerek. Sanatın pek çok dalında eser üreten sanatçının malzeme, teknik, form bilgisi ve buna bağlı olarak üretimi ayrı bir değere sahiptir. Günümüzde sanat tartışmalarında neredeyse hiç göremeyeceğimiz malzeme, teknik, dönem bilgisiyle kurulan stil kritiğini yapabilme imkânı vererek bir anlam yaratan nadir sanatçılardan. Sanatçı olmanın sadece fikir veya el becerisi üzerine kurgulanan yarım yamalak ortamında Germaner’in eserleri bir açlığı doyuruyor. Küratörlüğünü Burak Fidan’ın üstlendiği sergide, ziyaretçiye sunulan bir izlek olduğu muhakkak. Zira sergi içeriğinin yoğun, güçlü ve çok sesli dokusunda bu ayrıca önem kazanıyor. Bu zengin içeriğe yönelik, serginin ziyaretçiyi yormaması için bir çaba gösterildiği aşikâr.

Aloş Üslubu

Genellikle ‘Türk sanatının fantastik yüzü’ olarak anılan sanatçının, insanlığın kültür üretimini bir bütün olarak ele aldığını, çeşitli uygarlıkların işaret ve sembollerini de kendi sanatına yedirdiğini söyleyebiliriz. Buna karşılık Türk Sanatı’nın Asyatik damarından başlayarak gelişip Selçuklu örneklerinde klasikleşerek süzülen ‘Hayvan Üslubu’nun etkilerini de hissedebilmek mümkün. Bu etkinin özellikle Zümrüdüanka serisi için rahatlıkla söyleyebiliriz. Buna karşılık kağıt üzeri çini mürekkebi işlerden oluşan ‘Aloşnâme’ serisinde hayvan figürleri insansılaştırılmış, hisli ve bir hikâye üzerine kurgulanmakla birlikte ‘Aloş Üslubu’ olarak adlandırabileceğimiz bir stil yarattığını söyleyebiliriz. Cermodern’deki sergide Aloşnâme serisini Türkiye’nin siyasi ve toplumsal ortamının izlerini taşıdığı bilinciyle, eserlerin tarihlerine de göz kırparak görmekte fayda var.  Zira sergideki sanat yapıtları sadece sanatçıyı değil, aslında içerisinde yaşadığı toplumu da tanımlamaktadır. Figür ve motifler size, o dönemin Türkiyesi hakkında da bilgi verecektir. Günümüz sanatçılarının gözümüze sokulan zorlama ‘toplumsal duyarlılığı’ karşısında Germaner adeta sanat nedir, nasıl yapılır dersi vermekte.

Sanat, zanaat ve anlam

Sergi, herkesi kendi meşrebince düşündürüyor, belki çeşitliliği ile zorluyor da olabilir. Fakat bu zenginliğin her zaman karşımıza çıkabilecek türden olmadığını vurgulamak gerek. Akıllara Ortaçağ’ın anonim sanatçılığını andıran bir biçimde ‘atölyeciliği’, ‘usta-çırak’ ilişkisini de anımsatıyor. Bunun en temel nedeni, Germaner’in malzeme ve teknik bilgisine hakimiyeti üzerinden bir üslup yaratabilmesi. Günümüz sanat dünyasında çoğu sanatçının malzeme konusunda oldukça yaratıcı fikirleri ile ciddi ‘sorunlar’ yaşadığını düşünürsek, Germaner’in yapıtlarında uçuk kaçık fikirlerden ziyade geleneksel malzemelerle net bir duruş sergilediğini ifade edebiliriz. Bunu bize hissettiren de küratör Burak Fidan’ın sanatçıyı ele alış biçimidir ki, bu bize onu tanımamız için gösterilen özeni göstermektedir. Zanaatın yanı sıra yanı sıra kavramsal sanat sınırlarında da rahatlıkla değerlendirilebilecek bir anlam dünyasına sahip. Bu ustalık elbette kendisinin geçmiş olduğu tedrisatla yakından ilgili olsa da, bilinçli ve ayakları yere basıyor. Sergideki serilerden herhangi bir eseri çıkarıp baktığınızda, ‘Bu Germaner’in işi olabilir.’ diyebileceğimiz türden.

Cermodern’deki sergi, ünlü sanat tarihçi Gombrich’in ‘Sanat yoktur, sanatçı vardır.’ sözünün ete, kemiğe bürünmüş halini ziyaretçilere sunmayı başarıyor.