İklim Demir Tantoğlu
demir.iklim@gmail.com

Bir ‘şeyin’ sanat olabilmesi teknik, malzeme veya aurası ile ilgili değil, kimin dikkatini çektiğine göre belli oluyor.

Pisuvar Nasıl Sanat Eserine Dönüştü?

Endüstrileşmeyle gelişen aydınlanmacı fikirler, yaşanan kültürel şoklarla yerini geleneğin reddine bıraktı. Sanat alanında yeni akımlar ve teknikler kendini göstermeye başlayarak, I. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru gerçekleşen Sovyet Devrimi, dünya düzenini baştan aşağı değiştirdiği gibi sanat alanında da yeniliklere sahne oldu. Baudelaire sanat alanındaki bu değişimi, ‘yeniyi bulmak için bilinmeyene dalmak’ ifadesiyle açıklamıştır. Sanatın modernliği; yenilik üslubu, akademik sanatın reddi, sanatın iki yüzlü ve aynı zamanda değişken olma özelliğini ortaya çıkardı.

Sanat bir oyun

Duchamp’ın 1917 tarihli ‘Çeşme’ isimli eserinde artık sanatçının kullandığı malzemenin tuval, mermer, ağaç vb. ham ürünlerden yaratılan yeni bir form olmadığını görüyoruz. Sanatçı artık hali hazırda yapılmış, fonksiyonel bir ürünü ele alarak, onu edinmiş olduğu işlevinden arındırıyor. Duchamp’in endüstriyel bir ürün olan pisuvarı işlevsizleştirerek ve neredeyse sıfır çabayla insanların önüne ‘sanat’ olarak ortaya koyabilmesi, sanat eserinin artık fikir düzlemine çekildiğini gösteriyor. Bu nedenle olacak ki, Duchamp’in – veya Warhol’un- bir eserini estetik ve fikirsel açıdan rahatça eleştirebilirken, neden Da Vinci’nin ya da Boticelli’nin eserleri hakkında eleştirel konuşamıyoruz. Öyle ki, sanatı kavramsal alana çekerek, aslında herkesin o eser hakkında bir fikir sahibi de oluyoruz. Gompertz’in kitabında ele alındığı temel sorunsallardan birisi de, sanatın artık çocukların bile yapabileceği bir oyun olması. Bununla birlikte Duchamp’in bu fikri bir nevi klasik sanat anlayışıyla dalga geçmek olarak bile anlaşılabilir. Pisuvarda bizler doğanın taklidini, klasiğe erişmeyi ya da malzemeye yeni bir form verme gibi bir kaygıdan söz edemeyiz.

Piyasa belirleyicidir

Bu tartışmaların odağındaki bir diğer unsur ise, bugün Duchamp’in ‘Çeşme’ isimli eserinin neye göre sanat sayıldığı sorunsalı yer almakta. Bir ‘ürün’ nasıl sanat eseri payesini alabiliyor sorusunun cevabı ‘toplumsal onay’ almak olarak yanıtlanabilirdi. Fakat Modernizm ile değişmeye başlayan tek şart sadece toplumsal mı? Gompertz, Bağımsızlar Sergisi’ne kabul edilmeyen pisuvarın, galeri sahibi Stieglitz tarafından fotoğraflanmasına sıradan bir olay olarak bakmıyor. Ortaçağ’da görülen sanat atölyelerinden oluşan sanat kurumları, bu dönemde yerini galeri sahipliğine ve yeni bir sanat ekonomisine bırakmıştı. Dolayısıyla pisuvarın fotoğrafını çekerek belgeleyen kişinin sıradan bir öğretmen ya da kasiyer değil, galeri sahibi olan Stieglitz olması da oldukça anlamlıdır. Birincisi Stieglitz’in sanat dünyasındaki insanları rahatsız eden bu eseri belgeleme ihtiyacı duymuş olması bile kendi içerisinde bir “onaylama” taşımaktadır.

Duchamp’in pisuvarına bugün sanat değildir dememiz çok mümkün değil. Bunun temelinde modern sanatın içerisinde ortaya çıkardığı fikir olmakla birlikte hali hazırda sanat dünyası içerisinde bu onayı almış olmasıdır. Bunun yanı sıra tam anlamıyla sanattır diyebilmek de oldukça güç. Çünkü sanatı sadece bir kişinin fikir dünyası ile sınırlandırmak da oldukça zor görünüyor. Duchamp’in ‘Çeşme’ isimli pisuvarını, sanat çevresinde nelere neden olabileceğini ve alışık olduğumuz sanat anlayışına tokat niteliği taşıdığını söyleyebiliriz. Katı klasik- akademik sanat formuna bir tepki olarak, sanat tarihinde yeni tartışmalar yaratmayı başarmıştır.