İklim Demir Tantoğlu
demir.iklim@gmail.com

EV. Ankara, Gastronomiden sinemaya, sanatçı desteklerinden belgesel üretimine kadar çok bir geniş yelpazede kültür üretimine devam ediyor.

EV. Ankara nedir?

Ulaş: Ankara’da sosyal hayatın bazı eksiklikleri olduğunu fark ettik. Katılacağımız etkinliklerde kısıtlı ve sınırlı bir alanda hareket ediliyor. Biz bir evde neler yapabiliyorsak, bunu Ankara’da da yapabileceğimiz fikrinden yola çıktık. Nasıl evimizde film izliyorsak, bizim de sinema alt grubumuz var. Mutfakta yemek yapıyorsunuz, bu nedenle gastronomi alt grubumuz var. İlk serginiz belki de odanıza astığınız bir resimlerinizdir, sergi alt grubumuz var. Gastronomi, sergi, sahne sanatları, müzik, sinema ve edebiyattan oluşan 6 farklı alanda çalışıyoruz. Kalabalık bir ekiple yola çıktık.

Hepiniz kültür-sanat alanından gelen insanlar mısınız?

Ulaş: Ekibimizde farklı dinamikler mevcut. Gastronomi birimimize bakan arkadaşımız yemek tarihçisi mesela. Bir müzikal topluluğun başkanlığını yapmış, Endüstriyel Tasarım Mezunu arkadaşımız var. Sahne Sanatları birimimizde yer alıyor. Müzik grubumuzun koordinatörlüğünü yürüten arkadaşımız ise hala aktif olarak çalışan çalan birisi. Farklı disiplinlerden geliyoruz.

Yeni kurulmuş olmanıza karşın, bunun hazırlık aşaması da vardır elbette.

Egemen: Tabii. Fikir geliştirme aşamalarımız oldu. ODTÜ’deki katıldığımız topluluklarda ve festivallerde aldığımız görevler, fikirlerimizi geliştirdi. İş hayatına girip, mesleklerimizi icra etmeye başladığımızda, bu işi yapmak içimizde ukde kalmıştı. Yaşımızın genç olması da, risk alabilmemizi sağladı ve bu yola çıkabildik.

‘Ankaralılar seçici ve eleştirmesini iyi bilen bir kitle.’

Ankara kültür-sanat etkinlikleri ile anılan bir kent değil. Ankara’nın kültür dünyasını nasıl buluyorsunuz? Ankara sıkıcı bir kent mi?

Ulaş: Ankara kesinlikle gri bir şehir değil. Çok fazla üniversitesi olan bir kentten bahsediyoruz. Ayrıca buradaki kitle çok seçici. Kitlenin seçici olması, bizim de etkinliklerimizi hazırlarken kaliteye ayrıca önem vermemizi sağlıyor. Eleştirmeyi seven ve eleştirmesini iyi bilen bir kitle. Hep İstanbul piyasası ile karşılaştırılır. Ankara’da etkinlikler var ama birbirine oldukça benzer işler. Bizim amacımız ise, farklı bir soluk getirebilmek. Mesela kent mirasını daha göz önüne çıkarabilmek istiyoruz. Bu yüzden EV. Ankara’yı kurduk.

Kent mirası ile ilgili planlarınız nedir?

Ulaş: Ankara’ya tarihi anlamda katkı sağlayan her noktayı etkinliklerimizde öne çıkarmak amaçlarımızdan birisi. ‘Piknik’ bunlardan birisiydi. 1950- 80 yılları arasında Ankara’nın sosyal hayatında önemli bir işleve sahipti. Amacımız sadece bir piknik menüsü hazırlamak değil, aynı zamanda o kültürü de yaşatmaktı. Biletler çok kısa bir sürede tükendi ve yaklaşık 120 kişi bu etkinliğe geldi. İnsanların bunu çok özlediğini anladık. Geri dönüşlere baktığımızda, insanların bir arayış içerisinde olduğunu fark ettik.

Egemen: Mesela bazı Facebook gruplarında insanlar, eski sosyal yaşantıları ile ilgili özlemle paylaşımlar yapıyorlar. ‘Piknik’ gibi geçmiş sosyal alışkanlıklarının tekrar canlandırılmasını istiyorlar. Biz de ‘Piknik’ ile Ankara’nın eski sosyal yaşantısını neden tekrar yaşatmayalım dedik. Gelen insanlar da çok mutlu oldular. Yaş ortalaması da 60 ve üzeriydi.

Yüksek bir yaş ortalaması olması şaşırtıcı mı?

Egemen: Piknik’e gelen insanlar, aslında o kültürü bilen insanlardı. Bu yaş grubu, biraz da ‘o günleri özledik’ hissiyle geldiler. Bu etkinlikte kendi anılarını anlattılar ve aslında güzel bir anı tazelemesi de oldu.

Ulaş: Yalçın Ergir Hoca çıkarak Piknik’i anlattı. Kuruluş sırasında bugün Kızılay- Sıhhıye hattındaki bölgede sosyal hayata pikniğin nasıl katkı sağladığını anlattı. Bizim yaş grubumuza hitap eden bir etkinlik değildi, fakat gençlerden de gelenler oldu. Onlar da Ankara’da insanların geçmişte nasıl vakit geçirdiği ile ilgili sorulara cevap bulabildiler. Bu sorulara cevap bulduğunuzda, burayla ilgili her şey daha çok oturuyor. Ankara ilginç bir yer. Her yerinde farklı bir insan, farklı bir kültürle karşılaşabiliyorsunuz. Neden biz Ankara’da bu etkinlikleri düzenliyoruz sorusunun cevabı da bu aslında. Yapılacak çok şey var ve insanlar tabiri caizse buna açlar. Bir tiyatro oyunu oynandığında, Ankara seyircisi Eryaman’dan kalkıp, Kızılay’a gelebilir. Bunu İstanbul’da herkese kolay kolay yaptıramazsınız. Ankara seyircisi sadıktır.  Ankara seyircisini ciddiye alıyoruz ve yapacağımız işler için çok düşünerek çalışıyoruz.

Farklı yaş gruplarından herkese hitap eden etkinlikler

Etkinliklerinizde hedeflediğiniz kitle kimler?

Ulaş: Farklı alanlarda çalışmamız, çok geniş bir yelpaze sunuyor. Çalıştığımız alanlarda füzyon etkinlikler yapmayı hedeflediğimiz için net bir hedef kitlemiz yok. Örneğin ‘Piknik’ te hedef kitle, biraz bunu bilen kitleydi.

Egemen: On İkinci Ev ise bir tiyatro etkinliğiydi ve tiyatroya ilgi duyan çok daha geniş yelpazede yaş gruplarına hitap ediyordu.

Her bir etkinlikte, çok farklı mesleklerden ve farklı yaş gruplarından insanlara hitap edebiliyorsunuz anladığım kadarıyla.

Ulaş: Evet, etkinlik bazlı düşünerek bunu yapıyoruz. ‘Etkinlik nerede olsun?’, Açık hava da mı, yoksa kapalı mekânda mı olsun?’ gibi tartışmalarımızda da kitleyi düşünüyoruz. ‘Hangi etkinliğin konusu, kime hitap ediyor?’ diye düşünüyoruz. Bunları seçmek ve filtrelemek bizim için zor oluyor.  Mesela bazı etkinliklerimiz ücretli, bazıları ücretsiz oluyor.

Yakın tarihte ücretsiz etkinliğiniz var mı?

Egemen: 6-7 Temmuz’da Uluslararası Kısa Film Festivali getiriyoruz. Katılım ücretsiz olacak.

Ulaş: 4 farklı seçki oluşturduk. Filmlerden sonra bir tartışa ortamı ve workshoplar olacak. Yazın Ankara’da yaşamaya devam eden bir kitle var. Bunun için çalışmaya devam ediyoruz.

Bu etkinlikleri nasıl hazırlıyorsunuz?

Egemen: Ekibimizde herkes kendi alanında fikir üretiyor. Mesela direkt bir konser veya yemek olarak değil, farklı dalları birleştirerek üretmeye çalışıyoruz.

Sanatçılara mekân ve iletişim desteği

EV.Ankara sadece bir organizasyon şirketi değil o zaman.

Ulaş: Evet, klişelerden kaçmaya çalışıyoruz. Kendi içimizde de üretimi destekliyoruz. Örneğin, sinema ekibimizdeki arkadaşlarımızla ‘Dört Tekerliler’ adında bir belgesel serisi başlattık. İlk bölüm taksiciler ile ilgiliydi. Bir taksici gözünden Ankara’nın ne ifade ettiğini görüyoruz. Bir sonraki seri belki bir dolmuş şoförü olacak. Amacımız Ankara’nın anlatımını birkaç farklı ağızdan dinlemek. Genç sanatçıları da desteklediğimiz bir alanımız da var. Onlara mekân, iletişim gibi alanlarda destek oluyoruz. İnsanlar sadece kendi sanatsal üretimine odaklanarak, diğer şeyleri düşünmelerine gerek kalmıyor.

Egemen: Bilkent Üniversitesi Tiyatro bölümünden yeni mezun olmuş olan Aslı isimli bir arkadaşımız, çocuklar üzerinde uygulanan bir tekniği yetişkinlere uyarlamak istedi. Biz burada EV.Ankara olarak mekân ve iletişim konusunda destek olduk.

Peki bu ilişkiler ağını nasıl kuruyorsunuz?

Egemen: Ankara İlişkileri, Pazarlama ve Proje ekibimiz var. Ankaralı olmamızın da geniş bir ağ oluşturmakta bize faydası oluyor.

Ankara odaklı olmanız sizi sınırlandırıyor mu?

Egemen: Ankara’da gelişecek çok fazla şey var. Sektör İstanbul’un elinde fakat tersine göç başladı Ankara’ya. Biz ekosistemi yaratıp, Ankara’ya geldiklerinde akıllarındaki şeyleri yapabilmelerini sağlayacak ortamı da kurmak istiyoruz.

‘İnsanlar iş-ev rutininden çıkmak istiyor.’

Günümüz ekonomik şartları malum. Sizin deneyimlerinize göre insanlar kültürel etkinliklere bütçe ayırabiliyorlar mı?

Egemen: İnsanlar artık ev, araba alamıyorlar. Bu nedenle en azından kültürel ve sosyal işlere para harcayabilmeyi tercih edebiliyorlar. İş-ev rutininden çıkıp, kendilerini farklı etkinliklere atıyorlar.

Ulaş: Bu tarz etkinlikler insanın manevi tatmini için de çok gerekli. İş dışında bir şeyler yapabilmek insanları mutlu ediyor ve mutlu olmaya hakları da var. Ayrıca, ücretli etkinliklerimizin yanı sıra ücretsiz etkinliklere de devam edeceğiz.

EV. Ankara etkinliklerine ilgi nasıl?

Ulaş: Etkinlik bazlı çok değişiyor. Artık pazarlama işin büyük bir bölümünü oluşturuyor. Tanıtım çok önemli ve katılan kişi sayısını da etkiliyor.

İlgilendiğiniz dallardan birisinin Gastronomi olduğunu söylediniz. Bu alanda yeni etkinlikleriniz olacak mı?

Egemen: Müzik ve Gastronominin birleştiği bir etkinlik olacak. ‘Last Supper (Son Akşam Yemeği)’ adında ünlülerin yediği ilk ve son yemeklerin olduğu, müziklerinin çaldığı bir konsept geliştiriyoruz.

Ulaş: Ankara’nın Gastronomi noktaları ile ilgili de bir konsept üzerinde de çalışıyoruz. Fakat bu ‘Nerede ne yenir?’ gibi bir alt yapıda olmayacak.