Ebru Berra Alkan

berraalkann@gmail.com

İstanbul Pastanesi, Özen Pastanesi, Kutlu Pastanesi

Ankara’nın kültleşmiş mekânları serimize 5. bölüm ile devam ediyoruz. Pasta, kahve ve biraz da kitap kokusuyla yoğrulmuş Ankara’nın eski pastanelerini, gediklileriyle birlikte tekrar hatırlayalım.

İstanbul Pastanesi

İstanbul Pastanesi, 1923 yılında, Ulus’ta Karaoğlan Caddesi üzerinde Zincirli Camii ve Taşhan’ın karşısında açılmıştır. Ankara’nın ilk pastanesi olma özelliğini taşır. Şairlerin, yazarların, ressamların, mebusların ayrı masalarda gruplar halinde oturdukları bilinir. Çok rağbet görmesinde kuşkusuz 24 saat açık olmasının önemi büyüktür. Yarı pastane, yarı kahvehane, Mehmed Kemal’e göre ise sabahçı kahvesidir. Uzun bir dönem Ankara’ya damgasını vuran İstanbul Pastanesi başkentte bulunan dergilerin planlandığı, dergicilerin yazılar ve şiirler topladığı, matbaadan gelen dergi provalarını gözden geçirdikleri bir edebi mekân olmuştur. 1955 yılının Nisan ayında yıkıldığı bilinmektedir.

Özen Pastanesi

Özen Pastanesi 1930’lu yılların ortalarında, Yenişehir’de bulunan Uçar Sokağı (bugünkü adıyla İzmir Caddesi) ile Atatürk Bulvarı’nın kesişen noktasında bulunan Armağan Apartmanı’nın alt katında açılmıştır. İstanbul’un ünlü pastanesi Lebon’un ustası Arnavut Argiri Tamburoğlu çalıştığı dönemde, dondurma ve pastalarıyla ünlenmiştir. Ressam Cemil Eren’in anlatımına göre, tavanında ve iç duvarlarında uçuşan melek figürleri bulunurdu. Özen Pastanesi, Cumhuriyet Dönemi Ankara’sında, Nurullah Ataç ile özdeşmiş bir edebiyat mekânı olarak dikkat çekmektedir. Nurullah Ataç’ın kızı Meral Ataç Tolluoğlu, bu pastanenin babası için olan önemini şu sözlerle ifade eder: ‘Bulvardaki Özen Pastanesi’nin bir yüzü hemen bizim sokağımızın başındaydı. Bu evin yeri kadar bize uygun bir yer olamazdı. Babamın günlerinin çoğu Özen Pastanesi’nde geçiyordu. Babam biriyle mi buluşacak Özen Pastanesine gider, biri babamı mı görecek önce Özen Pastanesi’ne uğrardı. Ada’da Hüsnü Bey’in Gazinosu, Ankara’da Özen Pastanesi. Bu iki yer babamın ikinci evi gibiydi.’  Pastane her ne kadar Nurullah Ataç ile anılsa da, Mavicilerin de sık sık bu pastanede buluşup edebiyat sohbetleri yaptıklarını Demir Özlü’nün hatıratlarında rastlıyoruz: ‘Herhalde 1954 yılı sonbaharıydı. Bütün dünyamızı edebiyat dolduruyordu. Ankara’ya “Mavi” çevresinde toplanan genç yazar arkadaşları görmeye gitmiştim. (Gerçekten Mavi dergisi çevresinde toplananlar bugün noldular?) Aksam üzeriydi. Bulvarın kaldırımı üzerinde Özen Pastanesi’nde masalara yayılmış oturuyorlardı genç şairler. Güner Sümer henüz gelmemişti. En çok onu merak ediyordum. (…) Lisedeydi henüz, derslerini bitirmiş Özen’e geliyordu. Onu orada tanıdım.’

Bulunduğu binanın yıkılmasıyla beraber Özen Pastanesi tarihe karışmıştır.

Kutlu Pastanesi

Kutlu Pastanesi, 1937 yılında Yenişehir Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan Kutlu Apartmanı’nda açılmıştır. Özellikle ‘parizyen’  tarzıyla dikkat çeken, öğle ve akşam saatlerinde hafif yemeklerin sunulduğu, içki servisinin de yapıldığı, akşam saatlerinde Viyolonist Lili Hanım’ın yönetimdeki Macar kadın orkestrasının hafif oda müziğinin çalındığı bir mekandır. Hasan Ali Yücel, Ahmet Muhip Dıranas, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Orhan Veli Kanık, Oktay Rifat’ın sıkça ziyaret ettiği yerlerdendi. Melih Cevdet, Paris’teki kafelere benzettiği Kutlu Pastanesi’ndeki şiir toplantılarını ve mekânı şu sözlerle anar: ‘Günün neredeyse bütün yazarları ve kimi siyaset adamları hemen her akşam bu kahveye uğrardı. Kahve dedimse içki de içilirdi. Yukarı katı da vardı, orası satranç kulübünündü ve dönemin başbakanı Sükrü Saraçoğlu akşamları orada satranç oynardı. Bizim şiir toplantıları aşağı salonda idi. Müşteriler her günkü gibi masalarında oturuyorlardı. Sırası gelen ozan bütün salonu görebilecek gibi yerleştirilmiş bir masaya gidip şiirini okuyordu. O akşam en çok alkışlanan Cahit Külebi olmustu. Külebi, duyarak okurdu şiirlerini, konusunu yaşatırdı sanki. (…) Kutlu’daki akşam Cahit Sıtkı Tarancı da şiir okudu, çok alkışlandı fakat ne dediği hiç anlaşılmadı. Çünkü kekeme idi biraz, çabuk konuşurdu sesini de pek yükseltmezdi.’. 1950’li yıllarının sonuna doğru, Özen Pastanesiyle aynı kaderi yaşayarak bulunduğu apartman yıkılınca kapanmıştır.